3 Kasım 2009 Salı

heves

öncelikle caps lock'um sorunlu olduğu için sizlerden özür dileyerek başlıyorum, tüm yazı küçük harflerle devam edecektir ama bu durum en az sizi rahatsız ettiği kadar edecektir.

daha önce hislere dayalı çok fazla şey yazmayacağımı belirtmiştim, araya çoook uzun aralar da koydum yazılarımda. ama bu muhtemelen son yazım olacak bu bloga. sebebim de müziğe dair olan inancımın yavaş yavaş erimesi.

neden mi niye mi? evet, müzisyen sıfatını hak edecek kadar iyi değilim. ya da bunları okuyup sanki bu herif çok bir bok da böyle şeyler söylüyor da diyebilirsiniz, ama açıkçası bunlar hiç umurumda olmayacak. sebeplerime gelecek olursam;

çok bunaldım. ankara'dayım. insanların ne sadece eskilere takılıp o zamanların ekmeğini yemeye çalışmasını , ne de sadece eskileri yoksayıp sadece en yeni şeyleri dinleyip farklılık yaratmak için kasanları takdir etmişimdir. müzik eskisi ile yenisiyle, sertiyle yumuşağıyla, aşkıyla nefretiyle bir bütün gözümde. bu konular üzerine biraz fazla da obsesif olduğumu yakın çevremdeki insanlar da bilir. ben yaşadığım şehirde ya da ülkede, insanların sadece mainstream olarak nitelendirilen ve yeniliğe tamamen kapalı müzikleri de barındıran bir kümenin içinde kaldığını, ve o insanların bu durumdan çok memnun olduğunu hatta bundan prim yaptıklarını görmek, benim sinirlerimi harap etmekte. ben 2009 yılında hayatını venom dinlemeye harcamış insanların olduğu mekanlara çıkıp konser vermeyi istemiyorum, hatta başka grupların da bunu istememesini istiyorum. onlara kalmış bir şey olabilir, ama hayır çıkmamalılar. eski kafa bodos thrash'çilerin bu prim yapmaya kastıkları materyalin artık unutulması gerekiyor. o zamanlar da güzeldi, ama şu an yeni şeyler yapmak için kendini parçalayan büyük bir güruh var. çevremde cynic konserine gidip 'bu mu şimdi progresif' diyen, ya da clean vokalli metal parçası dinleyip 'çok gay' diye yorum yapan adamlar istemiyorum. ya da solosuz metal olmaz diyen sığ adamları da istemiyorum, bunları da istememenizi istiyorum.

daha neler istemiyorum biliyor musunuz? yerli bir grubun hastası olup onların parçaları sahnede çalarken, o çakma hayranların parçaya yabancı kalışlarını görmeyi ve bunun üzerine onların bu konuda sadece yalan söylediklerini de fark etmek istemiyorum. yapmadığı bir şey üzerinden prim yapan insanları takıntılı olduğum ve aşık olduğum bir şeyin içinde yapıyor olmaları benim çok sinirime dokunuyor. eski dünyaca ünlü grupların klonu olarak 'türkiyeyi salladıklarını' iddaa eden insanların da gereksiz binlerce insan tarafından takdir edilmesini de istemiyorum. kıskanç diyebilirsiniz ama o gruplarda olup öyle bir takdiri görmeyi hiç istemiyorum, hatta iyi ki öyle oluşumlarda arkadaşlarım yok diyebilirim.

insanların bi grup çıkınca 'aa acaba ne coverlayacaklar' dedikleri bir müzik piyasası da istemiyorum. ya da bizim arkların konseir var onları görüp sonrakileri izlemeyip çıkıcam diyen insanların da olduğu bir piyasa da istemiyorum. müziğin genel kuralları hakkında bir boktan haberi olmayan adamların 2 konser verdikten sonra ankara veya istanbul sokaklarında dünyayı yaratmış gibi olmalarını da istemiyorum. ortaya ne koyduğundan haberi olmayan zavallılar.

çok şey var. gerçekten çok şey var. taklit etmeyi seviyoruz yaratmayı sevmiyoruz. çok iyi dream theater çalan gitaristleri seviyoruz, dream theater kalitesinde beste yapan adamlarla alakamız yok, öyle insanlarla karşılaşmak gibi bir niyetimiz bile yok ki. zavallı perspektifleri olan 'loser' bireyler üreten iğrenç bir yerdeyiz.

bunu okuyup müzikte ilerlemeyi düşünen insanlar varsa 1 yerin 10 kere düşünmeliler derim.

sahnede koşmak sahneyi doldurmak değildir
cover solosunu aynı atmak iyi müzisyenlik değildir
iyi twin atmak iyi davulculuk değildir
forumlarda böbürlenmek iyi grup olmak demek de değildir
başka gruba özenmek de sizi o özendiğiniz gruba yaklaştırmaz bile.