Of işte yazmayı en büyük heyecanla beklediğim grup. Metal müziğin 'extreme' olan şeylerin sentezi olduğunu keşfetmemi sağlayan milat. Evet bu gruptan bahsederken objektif albüm yorumu gibi yapmayacağım şimdiden anlaşılıyor.
Chuck Schuldiner isimli beybabamızın, kafasında binbir türlü şey dönüyor ve nasıl dışa döksem diye kara kara düşünüyor. Sonuç olarak da Death isimli grubu kuruyor. İsminin sebebi olarak da kardeşini erken yaşta kaybetmesi olduğuna dair dedikodular dönmesine rağmen, doğru ya da yanlış gayet minimalist ama muazzam bir isim koymuş denebilir, bunu tartışmam bile. Her neyse, ben hangi şarkıyı dinlediğimde neleri hissettiğimi anlatmak istiyorum bugün aslında. Belki Death'i sadece bir efsane olarak bilip üzerine çok da eğilmemiş insanlara bir faydam olur diye düşünüyorum. Bugün bir tane şarkıdan bahsedeceğim ve bu bir dizi gibi ilerleyecek şimdiden söyleyeyim.
Cosmic Sea
Human albümünde bulunan enstrümantal bir şarkı. Death müziğinin aslında her öğesini barındıran 'korkunç' bir çalışma. Saykodeliklik var, gaz var, hüzün var, atmosfer var, yani insanın tüylerini ürpertmeye aday olan her türlü hissiyatın en extreme noktalara ulaştığı bir başyapıt olarak görüyorum. Arkadan bas gitarın inanılmaz dolduruşları, bir yandan 'biliyor musunuz ben bunu besteledikten 5 yıl sonra ölüyorum' diyen bir adamın sesi geliyormuşçasına bir sound... Korkunç gerçekten. Enstrümantal parçaların solo delisi olmasının şart olmadığını da gösteren ilginç bir eser. İnsan çok sinirli olduğu anlarda, bu parçayı biraz belleğine sokabilmişse ağlamaması için hiç bir sebep göremiyorum. 1:05 te melodinin netleştiği dilimde ışıkları kapatıp havaya doğru bakmanızı, mümkünse kafanızın da iyi olması gerektiğini ekleyerek sizi 'yuh' demeye çağırıyorum, şarkı bitene kadar da gözlerinizi açmayın.
Çok fazla şey diyemiyorum, mevzu bahis Death oldu mu olay dinleyiciye düşüyor.
Belinize kuvvet!
22 Aralık 2008 Pazartesi
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
