Bu müzik denen şeyi yapmak aslında çok kolay ama çok da zor. Bu zorluk veya kolaylık aslında tamamen kişinin ve çevresindeki insanların karakteri tarafından belirleniyor.
Ben de dahil olmak üzere çevremde bir sürü insan müzikal anlamda bir şeyler üretiyor veya üretmeye çalışıyor. Kimimiz daha güzel şeyler yazmaya kimisi ise bir başkasının çalmış olduğunu daha güzel veya kendine uyacak bir şekilde çalmaya kasarak ortaya bir ürün çıkartmaya çalışıyor ama bu üretilen şeyi biz alıp evde dolapta saklamadığımız için bu olay başka insanları da ilgilendiriyor. Sonuçta başkalarına dinletebilmek için de üretilen bir şey müzik.
Kişinin karakteri nasıl etkiliyor kendi ürettiği müziği ve onun dışa sunumunu? Şimdi öncelikle insanın duygularına ne kadar değer verdiği sorusunun cevabını verebilmek gerekiyor, çünkü duygularına biraz da olsa kulak veren bir insanın yaptığı müzik konusunda özgünlük yakalama şansı daha yüksektir, ha belki başkaları ile aynı duyguyu paylaştığı için benzer şeyler de ortaya çıkabilir ama burada biraz da üretkenlik veya hayal gücü devreye giriyor. Eğer düşündüğün şeyleri hangi şekil ve kalıplarla inşa edeceğini bilemiyorsa yazan kişi, epey sorunlar yaşayacağı aşikâr. Bunların olmaması durumunda youtube'da 240 BPM ile alternate picking yapan abiler karşımıza çıkıyor. Onlar da çok çok çok emek harcıyorlar bu yaptıkları şey için, hatta kulağa süper gelen şeyler de oluyor, ancak bunların dinlenilmesi durumunda ortaya çıkan tek şey fiziksel haz oluyor. Her neyse, kişinin duygularını nasıl işitsel öğelere dökebildiğini öğrendiğini farz edelim, çünkü asıl konuya değinmek istiyorum.
Müzik, senin üretip başkalarına dinlettiğin bir ürün. Bu durumda bu müziği o insanlara nasıl ulaştırdığın sorusu önemli. Öncelikli olarak çoğumuzun yaptığı veya yapmayı planladığı gibi çevremize dinletiriz, ancak... Çevremizdekiler iyi arkadaşlarımız olabilirler ama iyi birer dinleyici veya objektif bakmayan insanlar olabilir, hatta genellikle öyledir. Hele yaptığınız ürünü dinleyen arkadaşınız da sizin gibi müzisyense durum gittikçe zorlaşır. Çünkü yaptığınız A bestesini arkadaşınıza dinlettiğinizde alabileceğiniz tepkiler şu yönde olacaktır: 'Şuna çok benzemiş' , 'burası olmamış' gibi... Yani olmayanlar şeylerden bahsedilir. Olan şeylere bir sıfat konulmaz ve mesela hızlı davulun olmadığından bahsedilir. Evet davul hızlı değildir, çünkü davulcu hızlı çalmak istememiştir, bu kadar basittir. Ancak yorum yapmak ile eleştiri yapmak arasında ciddi farklar olduğundan haberdar değildir amatör müzisyen arkadaşlar. Kimisi zamanında böyle yapıp kendisine yapıldığında uslanır, kimisi başından beri nasıl yorum yapılacağını bilir ama kimisi de her daim bok atmaya devam eder. Kısacası sıkıcıdır. Herkese dinleteyim derken sinir bozmamak gerekir. Neyse fazla somut bahsettim bu durumdan. İnsanlarla bazı konuların ciddi olarak paylaşılması gerektiğine inanıyorum. Kızılay'da bi grubu izlerken, iki notayı yanlış basan adama böm böm bakmaktansa, onların da amatör müzisyen olduğunu unutmadan, birazcık da olsa 'olur öyle' diyebilmek lazımdır. Çünkü rock veya metal müzik, az veya çok ego sahibi olan insanların yaptığı bir müziktir ve kimse sahnede büyük hatalar yaptığına inanmak istemez.
Ama gerçek hiç de böyle değildir. Özellikle Türkiye gibi bir yerde metal müzik yapmaya çalışıyorken X isimli grubun gitaristinin ne kadar kazma olduğundan bahsedip zaten az miktarda olan metal grupları arasında saçma sapan gerginlikler oluşturmaktansa diyalog kurup hep beraber sahne alıp herkesin daha fazla deneyim kazanması için fırsatlar oluşturulması gerektiğine inanmaktayım.
Genelde gruplardan şarkılar tavsiye etmeye çalışıyorum. Bu sefer amatör müzikten bahsettim, yerli amatör ve aynı zamanda arkadaşlarımın grubu olan Odien'in online olan demosunu öneriyorum, ben ilginç ve güzel buluyorum. www.myspace.com/odienband adresinden dinleyebilirsiniz.
Bu haftasonu da Perseverance grubumla İstanbul Dorock'ta 20 Aralık saat 22:00'de sahne alacağımdır, haberiniz olsundur.
16 Aralık 2008 Salı
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
